Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun, televizyon programında soruları yanıtladı. İfade
Cumhurbaşkanlığı İrtibat Lideri Fahrettin Altun, Cumhuriyetin 100’üncü yıl dönümünün Türkiye Yüzyılının başlangıcı, Türkiye’nin küresel bir aktör olarak dünyaya damgasını vuracağı yeni yüzyılın başlangıcı anlamına geldiğini belirterek, “Bu bir konudur. Bu, çok güçlü entegre bir hazırlığı içeriyor. Türkiye, Cumhurbaşkanımızın” “Bizim liderliğimizde bu hazırlığı 21 yıldır büyük bir başarı ile ortaya koymuştur.” söz konusu.
Altun, TRT-1’de yayınlanan Enine Boyuna programında gündemi değerlendirdi ve soruları yanıtladı.
Kamuoyu, “Cumhuriyet’in 100’üncü yıl dönümünü kutlama noktasında odakların Gazze’ye çevrildiği bir durum mu var, Cumhuriyetin 100’üncü yıl dönümünü unutuyor muyuz?” diye sordu. Şu şekilde eleştirilerin olduğunu belirtirken:
“Bizim için Cumhuriyetimizin 100’üncü yılı, Türkiye Yüzyılının başlangıcı, yani Türkiye’nin küresel bir aktör olarak tüm dünyaya damgasını vuracağı yeni bir yüzyılın başlangıcı demektir. Bu çok önemli bir konudur. Güçlü entegre hazırlık Türkiye, Cumhurbaşkanımızın “Bu hazırlığını 21 yıldır onun liderliğinde büyük bir başarıyla ortaya koydu.”
Türkiye’nin dış politikadan kültüre, sağlıktan ulaşıma kadar pek çok alanda çok önemli kapasite geliştirdiğini vurgulayan Altun, şöyle devam etti:
“Geliştirilen bu kapasite, temel prestijiyle Türk Yüzyılına hazırlanmak için geliştirilmiş bir kapasitedir. Bugün itibariyle Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılını anarken, bu ihtişamı ve erdemi sadece geçmişe dönük bir anmayla yaşamıyoruz. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı tarihimizin ve kimliğimizin en önemli unsurlarından biridir ve devletimiz bunun için her zaman çok güçlü hazırlıklarla hareket etmiştir. Geçmişte Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde Türkiye’ye getirilen 29 Ekim’in sembolik olarak seçildiğini görüyoruz. “29 Ekim’de çok kritik açılışlar yapıldı, çalışmalar var. Sadece resepsiyonla bitecek bir kutlamadan bahsetmiyoruz.”
Fahrettin Altun, Marmaray, Ankara Yüksek Hızlı Tren Garı, İstanbul Havalimanı’nın farklı yıllarda 29 Ekim’de açıldığını, hatta sokak hareketleriyle darbe girişimiyle ilişkilendirilen Atatürk Kültür Merkezi’nin “sanki yıkılacakmış gibi” olduğunu anlattı. TOGG Gemlik Tesisi’nin açılışının ve ilk Togg aracının boşaltma töreninin 2022 yılında yapıldığını hatırlattı.
100. yıla ilişkin 24 binden fazla proje
Cumhurbaşkanlığı İrtibat Bürosu’nun Cumhuriyetin 100’üncü yılı özelinde 2 yıldır yürüttüğü bir dizi çalışmanın mimarının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olduğunu belirten Altun, Erdoğan’ın tüm devletlere 100’üncü yıl çalışmalarının uyumunu verdiğini söyledi. kurum ve kuruluşlara İrtibat Bürosu’na başvurarak, bunların “yuzuncuyil.gov” adresinden ulaşılabileceğini, “tr” adresinden incelenebileceğini söyledi.
Fahrettin Altun, Bağlantı Başkanlığı bünyesindeki proje takip sistemi ile 100’üncü yılla ilgili 56 kurumun katkısıyla ülke genelinde ve tüm yurt dışı temsilciliklerinde toplam 24 binin üzerinde projenin hayata geçirildiğini belirtti.
100’üncü yıl etkinliklerinin yıl sonuna kadar devam edeceğini belirten Altun, şöyle devam etti:
“Cumhuriyetimiz, başlangıcından bugüne bu milletin, Cumhuriyetimizin Cumhuriyetidir ve esasen bu Cumhuriyet, geçmişin şanlı ve şerefli Türk devletlerinin sonuncusu ve ilelebet yaşayacak bir devletin rejimidir. İşte, Bu devletle dün olduğu gibi bugün de dünyaya barışı sunuyoruz.” “Barış ve kurtuluş için çalışıyoruz, çalışacağız, güçleneceğiz. Bu bakımdan bu 100’üncü yıl dönümünü sembolik olarak taçlandırmamız çok önemli. Ama bir o kadar da önemli olan, bir anlamda hareket etmek ve hareket edebilmektir. Yaptıklarımızla, yaptıklarımızla Türk Asrına yakışan bir yol çiziyoruz.”
“Türkiye’de bazı kesimler gerçekten Cumhuriyeti doğru bir yorumla mı tartışıyor?” Altun, bu toplumsal kesimleri ayrıcalıklı bir grup olarak tanımladığını belirterek şöyle yanıt verdi:
“Bu ayrıcalıklı grup nedense bu kültürel üstünlük duygusundan vazgeçmiyor çünkü uzun yıllardır çeşitli şekillerde elde ettikleri fırsat ve avantajları çeşitli sebeplerle kaybettiklerini düşünüyor, bir yandan da bu kültürel üstünlük hissinden vazgeçmiyor; diğer avantajlarını da kaybettikleri endişesiyle hareket ederek suni tartışmalara girişiyorlar.”
Altun, 21 yılda son derece ilginç, gerçekle hiçbir bağlantısı olmayan, yapay rejim tartışmalarıyla karşılaştığımızı belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çok rejim tartışmaları yaşadık, bugün unutuyoruz ama tarihçiler geriye dönüp baktığında bu 21 yılda toplumsal karşılığı olmayan, hatta gerçek bir siyasi bağlamı bile olmayan güçlü, yapay rejim tartışmalarının üretildiğini görüyoruz. Bunlardan herhangi birine atıfta bulunalım çünkü bunlar uzun uzun tartışılacak sorunlar değil.” Ama ne yazık ki kamuoyunun bu rejim tartışmalarıyla meşgul olduğu, Cumhuriyet resepsiyonlarına kimlerin katılması gerektiğinden tutun daha birçok tartışmaya kadar birçok tartışmanın yaşandığı dönemler yaşadık. Temelde Türkiye Cumhuriyeti’nin, milletinin ve devletinin gücü heba edildi.”
“21 yıl Cumhuriyetimizin kuruluş dönemi kadar şereflidir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye’yi daha müreffeh bir ülke haline getirmeye çalıştığını belirten Altun, bu çabanın iddialılık gerektirdiğini, ekonominin ve dış politikanın bağımlı olduğu bir ortamda bunun sağlanamayacağını ifade etti.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun şunları söyledi:
“Türkiye, uluslararası bağımlılık sisteminin bir parçasıyken uzun yıllar böyle bir politika ortaya koyamadı. Bu, geçmişteki yöneticilerimizin hatası ya da yetersizliği değildi, ama onlara verilen reçeteler ne yazık ki bu taraftaydı. Cumhurbaşkanımız Cesaret gösterdi ve bu reçeteleri yırtıp attı ve ‘Türkiye Batı’dan yönetilecek bir ülke değil, Türkiye Brüksel’den, Washington’dan yönetilecek bir ülke değil, Ankara’dan yönetilecek bir ülke’ dedi. Diyarbakır, Aydın, Artvin Türkiye bütün bu bölgelerin acılarını esas alan bir yönetimle yönetilmelidir.’ Ne olursa olsun, 100 yıllık bu uzun süreçte büyük bir zenginlik biriktirdik. Bu zenginliği tüm uluslararası arenaya taşımak gerçekten Türkiye için çok değerli. Biz 100. yıl kutlamalarını da bu yaklaşımla, bu bilinçle ele alıyoruz. Bu 100 yıl Bu yıl 100. yılımız. Ama aynı zamanda bu ayrıcalıklı kesimlere, bu 100 yılın çok değerli bir modülü olan son 21 yılı kucaklamalarını tavsiye ediyoruz. Çünkü bu son 21 yıl, tıpkı kuruluş dönemi gibi, aynı zamanda çok onurludur. Cumhuriyetimizin Cumhuriyet yılları arasında en çok hizmet politikası olan, yürütme siyasetinin üretildiği dönemdir.Dolayısıyla bu tarih hepimizin tarihidir, tüm milletin tarihidir, bütünün tarihidir. Nasıl ki Cumhuriyet bütün milletin ve milletindir ve bu perspektiften baktığımızda bu 21 yılı kucaklamak aslında marjinal unsurların tarihidir, maalesef marjinal kalmaya devam eden siyasi unsurların da tarihidir. “Cumhuriyetimizin 100. yıl dönümünün de bu anlamda farkındalık yaratılmasına fayda ve katkı sağlamasını diliyorum.”
Türkiye’nin iddialı bir ülke olduğunu vurgulayan Altun, Türkiye’nin son 21 yılın ilk yarısının bölgesel güç, diğer yarısının ise küresel aktör olma çabası olduğunu söyledi. Türkiye’nin bugün etkin ve saygın bir bölgesel güç, küresel bir oyuncu olduğunu belirten Altun, Türkiye’nin sert güç kapasitesi, uluslararası istihbarat yeteneği ve stratejik bağlantı araçlarıyla birçok alanda çok önemli yetenekler geliştirdiğini anlattı.
İletişim Lideri Altun, “Cumhurbaşkanımızın vizyonu ve yol haritası çok net. Hem süreç iletişimi hem de kriz iletişimi Sayın Cumhurbaşkanımızın çok net, üzerinde çalışılan, her zaman vurgulanan ve vurgulanmaya devam eden politika ve süreçleridir. Dolayısıyla bunda da çok önemli” dedi. Umarım Türkiye hem kendi hem de kendi yapacak “Vatandaşlarının refahını artırmaya ve dünya barışına hizmet etmeye devam edecektir.” sözlerini kullandı.
-“1000’den fazla uluslararası medya kuruluşu bizim ortaya koyduğumuz gerçekleri kullanmak zorunda kaldı”
Fahrettin Altun, bir soru üzerine İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nin İsrail-Filistin sorununa ilişkin çalışmalarına da değindi.
Altun, İsrail ordusunun ana akım Batı medyasının büyük bir kısmından yana olduğunu ve bültenlerini nokta veya virgül değmeden Batı medyası tarafından yayımlatabildiğini belirterek, bu konuda sistematik bir manipülasyon ve çabanın olduğunu ifade etti. Uluslararası arenayı yanıltmak.
Buna karşı bilgi savaşı yürüttüklerini, doğruyu, doğruyu, gerçekleri tüm dünyaya anlatmak için yoğun çaba harcadıklarını belirten Fahrettin Altun, “Cumhurbaşkanlığımız İletişim Dezenformasyonla Mücadele Merkezimiz 70’in üzerinde yalanı ortaya çıkardı ve yalanladı. Bunlar 7 Ekim’den beri Batı medyasında dolaşıyordu.” “, doğruyu söyledi. Ancak 1000’den fazla uluslararası medya kuruluşu, haberlerinde öne sürdüğümüz kanıtlanmış gerçekleri kullanmak zorunda kaldı.” bilgiyi verdi.
İletişim Lideri Altun, bu konudaki dezenformasyon sürecinin sosyal medyadaki isimsiz hesaplar tarafından değil, ABD Lideri, İsrailli yetkililer ve diğer ABD’li yetkililer tarafından yürütüldüğüne dikkat çekti.
“İnsanlığa karşı suç, insanlığın gözü önünde işleniyor”
İnsanlığın çok zor bir dönemden geçtiğini, insanlığın gözü önünde büyük bir katliamın, büyük bir savaşın ve insanlık suçunun işlendiğini belirten Altun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu konuda çok dengeli ve ilkeli bir duruş sergilemeye çabaladığını vurguladı. en başından beri sorun.
Gazze’deki trajediye dünyanın sessiz kaldığını belirten Altun, şöyle konuştu:
“Bu sessizliğin nedeni sistematik kötülüktür, bu sessizliğin nedeni Müslümanlara, Filistinlilere, Gazzelilere yönelik soykırıma sessiz kalmaktır. Cumhurbaşkanımız bu sistematik sessizliğin suç ortaklığı olduğunu defalarca belirtiyor, bir kez daha vurgulamak istiyorum. Burada maalesef “yıkıcı bir suç ortaklığı da görüyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) kürsüsünden çıkardığı haritayla bir kez daha dünyaya insanlık dersi verdi ve şu soruyu sordu: “İsrail’in sınırları nerede, Filistin’in uçları nerede?” diye sorduğunu hatırlatan Fahrettin Altun, “Cumhurbaşkanımızın gösterdiği çabalar, her şeyden önce bu sorunun dünya tarafından tanınmasını, kriz, sorun, savaş suçu, insanlığa karşı suç olarak tanımlanmasını sağladı.” dedi.
Altun, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderlik diplomasisiyle uluslararası ilişkiler literatürüne önemli katkı sağladığını, bu kriz döneminde 30’a yakın liderle görüşerek çözüm önerilerini ortaya koyduğunu anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu süreçteki önerilerinin çok somut ve net olduğunu belirten Altun, “Görüştüğü Avrupalı bir devlet adamı, Sayın Cumhurbaşkanımıza ‘Biz tarihimiz gereği İsrail’e sizin gibi tepki veremeyiz’ dedi. “Bu kriz sırasında bir toplantıda söyledi. Bunun bilincinde olan Cumhurbaşkanımız, şanlı ve şerefli bir tarihin verdiği özgüvenle, açıkça Batı’yı bu sorunun çözümü için masaya davet ediyor ve onları bu çözümün ortağı olmaya davet ediyor.” değerlendirmesini yaptı.
İsrail-Filistin krizinin çözümsüzlüğe mahkûm edilmesinin bölgesel istikrarsızlığa ve dünyada barışın olmadığı bir ortama yol açacağına işaret eden Altun, “Dünya barışının güvence altına alınması gerçekten bu krizin çözülmesi ve güvenli uzun bir süreçle mümkündür. -vadeli kalıcı barış. Bunun için Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde uzun süredir “Uzun vadeli çalışmalarımızı sürdürdük, sürdürmeye de devam ediyoruz.” dedi.
İletişim Lideri Altun, en önemli konunun insani ateşkesin bir an önce sağlanması ve kalıcı olarak sürdürülmesi olduğunu belirterek, BM’nin 2 gün önce 120 ülkenin desteğiyle aldığı kararın çok hayati olduğunu vurguladı. Altun, “Tarih bu karara kimlerin karşı çıktığının örneğini yazacaktır, çekimser kalanlar da bu suça ortaktır.” söz konusu.
Yaşanan trajediye asla duyarsız kalmamak gerektiğini vurgulayan Fahrettin Altun, şu görüşleri paylaştı:
“En önemli konu ateşkesin sağlanması, bir an önce insani yardım koridorunun kurulması ve bu insani yardım koridoru üzerinden oradaki insanların yaralarının hızla sarılmasıdır. Öte yandan o kadar çok yıkım var ki, bu Bir an önce yıkımın ortadan kaldırılması ve bu yerlerin yeniden inşa edilmesi gerekiyor.”
Fahrettin Altun, Türkiye’nin garantör teklifinin sorunun çözümü açısından çok önemli olduğunu belirterek, Erdoğan’ın barış konferansı yapılması konusuna da değindiğini hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dünkü konuşmasının “tarihi bir manifesto” olduğunu vurgulayan Fahrettin Altun, şunları söyledi:
“Gazze’de oynanan oyun sadece oradaki Filistinli kardeşlerimize oynanan bir oyun değil, başta Türkiye olmak üzere tüm bölgeye oynanan bir oyundur. Bu oyunun kırılması Türkiye’nin bağımsızlığı, istikrarı ve geleceği açısından stratejik açıdan vazgeçilmezdir.”